15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir dönüm noktası olarak anılacak bir karanlık olay yaşandı. Darbe girişimi sırasında birçok vatandaş, demokrasiye sahip çıkmak için meydanlara akın ettiler. Ancak, bu eylemler sırasında birçok insan ağır yaralandı veya hayatını kaybetti. O günden itibaren gazilik unvanı almış, vücudunda kurşun yaraları taşımaya mahkûm olan bir insanla tanışacağız. 9 yıl boyunca bu acı mirası taşımak zorunda kalan bir gazi, yaşadığı zorlukları ve bu acı süreçteki dönüşümünü bizlere aktaracak.
O gece yaşananlar akıllardan silinmemekle birlikte, birçok insanın hayatını adeta baştan sona değiştirdi. Yürekleri demokrasinin sesi ile çarpan insanların karşısında, tanklar ve silahlı güçler vardı. Bu zor zamanda, insanların gösterdiği cesaret ve fedakarlıkla birlikte, ruhlarında ve bedenlerinde bıraktığı yaraları da görmek gerekiyor. Vücudunda kurşun yarası taşıyan bir gazi, o geceyi ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “O an için yanımda olan dayanışmayı asla unutamam. İnsanlar, canlarını hiçe sayarak özgürlükleri için savaştı. Ama bu savaştan sonra, omuzlarımda ve vücudumda kalan fiziksel izler, ruhsal acılarımın sadece bir yansıması.”
9 yıl boyunca var olan bu yaralar, yalnızca fiziksel anlamda değil, psikolojik olarak da derin izler bıraktı. Gazimiz, başından geçenleri anlatırken, yaşadığı travmanın etkilerini de dile getiriyor. “Her gün aynaya baktığımda, bu acı mirası görüyorum. Ama bunu bırakmak istemiyorum. Tüm yaşadıklarım, bana hayatın değerini öğretti” ifadelerini kullanıyor. Rehabilitasyon süreçleri ve tedavi yolu, onun için başta zorlayıcı olsa da zamanla doğru bir yön bulmuş. Fakat tamamlanmış bir terapi sürecinin ardından bile, hayatın zorluklarıyla başa çıkmanın verdiği mücadele asla sona ermemiştir.
Yaşadığı anılar, sadece kendisine değil, ailesine ve çevresindekilere de büyük zorbalıklar yaşatmış. Özellikle psikolojik destek alma sürecinde gereken desteklerin her zaman yeterli olmayışı, insanları daha derin bir yalnızlığa sürüklemiş. Her ne kadar zamanla pek çok insan yaşanan travmayı unutmaya çalışsa da, o gece ortaya çıkan gerçekler ve kayıplar, hala hafızalarda tazeliğini koruyor. “O acı gece asla unutulmaz,” diyor gazi, “Şimdi yürümekte zorlansam da, hayatıma devam etmeye kararlıyım. Çünkü ben sadece kendim için değil, sevdiklerim, ülkem ve onurlu bir gelecek için savaşıyorum.”
15 Temmuz gecesinin etkilerinin hala sürmekte olduğu bir gerçek. Gazi bireyler, topluma seslerini duyurmak için hem fiziksel olarak hem de toplumsal paylaşım yollarıyla var olmaya devam ediyor. Her bir gazi, yaşadığı sürecin getirdiği sorumluluklarıla yeni nesillere örnek olma görevinde ve bu mesele her birey için bir yaşam dersi olarak karşımıza çıkıyor. Bu hikâyelerin paylaşılmasının, toplumda oluşan duygusal bağları güçlendirdiği kesin. Bu tür dramaları daha derinlemesine anlamak, bireylerin yalnız olmadıklarını, toplumun her kesiminde var olan dayanışmayı güçlendirmek açısından önemli bir adım.
Sonuç olarak, 15 Temmuz, sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda milletin iradesinin tarihe yazıldığı bir direnişin simgesi haline geldi. O gece vücutlarında yaralar taşıyan gaziler, her gün bu mirası taşımakta ve yaşadıkları acıların unutmaması için çaba göstermekteler. Bireylerin bu mücadeleleri, yalnızca kendileri için değil, gelecekteki nesiller için de anlam taşıyor. Gaziler, geçmişin yükünden dönebilir; fakat bu yükleri kimse unutamaz. 15 Temmuz’un acı hatıraları, bugün hala bizlerle. Onlar, sadece kendi hikâyelerini değil, milletin hikayesini de gelecek kuşaklara taşımak için varlar.