Donald Trump, 20 Ocak 2017’de ABD Başkanı olarak göreve başladığında, ülkede büyük değişim rüzgarları estireceği aşikardı. İlk 100 günde gerçekleştirdiği icraatlar ve yaptığı açıklamalar ile sadece ülkesinde değil, dünya genelinde de büyük yankı uyandırdı. Bu yazıda, Trump’ın başkanlık kariyerinin ilk dönemine dair önemli gelişmeleri ve çıkarımlarını ele alacağız.
Trump, göreve gelir gelmez ekonomi üzerinde odaklanarak, iş dünyası ile el sıkıştı. İlk iş olarak, vergi reformunu hedef aldı. 2017’nin sonunda onaylanan vergi reformu, bireylerin ve işletmelerin vergi oranlarını düşürerek ekonomik büyümeyi teşvik etme amacı taşıyordu. Bu reform ile birlikte, birçok şirketin yatırım yapma kararları etkilenirken, bu durum istihdamda da artış sağladı. Ekonomik büyümenin hızlandığı bu dönemde, işsizlik oranı da düşüş gösterdi. Öyle ki, Trump bu konuda oldukça iddialıydı ve “Amerika’yı yeniden büyük yapacağız” sloganıyla vatandaşlara umut aşıladı. Ancak, bu icraatların uzun vadeli sonuçları tartışmalıdır ve bazı ekonomistler vergi indirimlerinin federal açıkları artırabileceği uyarısında bulundu.
Trump’ın dış politikası, geleneksel yaklaşımın dışına çıkmayı gerektiren öznel bir strateji çerçevesinde şekillendi. Özellikle ticaret savaşları, Trump’ın başkanlık döneminin en tartışmalı konularından biri oldu. Çin ile başlayan ticaret savaşı, gümrük tarifeleri ile yürütüldü. Amerika'nın uluslararası ticaret ilişkilerini sorgulayan Trump, bu durumu, “Amerika’nın yeniden yüksek sesle bağırdığı bir dönem” olarak tanımladı. Diğer yandan, NATO ve müttefik ülkeler ile arasındaki ilişkilerde de sıkıntılar yaşanmaması için Trump müttefiklerinden daha fazla katkı talep etti. Bu noktada, Avrupa’yla olan gerilimler dikkat çekti. Ayrıca, Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile yaptığı tarihi görüşme, dünya gündeminde geniş yer buldu. Diplomasinin önemli bir oyunu olarak değerlendirilen bu toplantı, iki ülke arasındaki gerilimi azaltma hedefini güdüyordu. Ancak, yapılan bu görüşmelerden sonra somut bir ilerleme kaydedilip kaydedilemeyeceği konusu hala belirsizlik arz ediyordu.
Trump’ın iç ve dış politikada attığı adımlar, sadece ilk 100 günü ile sınırlı kalmayacak şekilde tartışma yaratmaya devam etti. Politika ve stratejileri, destekçileri kadar muhalefetiyle de karşıt görüşlere sebep oldu. Bu nedenle, görev süresinin devamında hangi adımları atacağı, ülkenin geleceği açısından kritik öneme sahipti. Ülke içindeki kutuplaşma derinleşirken, Trump’ın liderliği de tartışmalara neden olmaktan kaçınmadı. İlk 100 gün, hem Trump yönetiminin geleceği hem de Amerikan politikasının nasıl şekilleneceği açısından önemli bir eşikti. Bu süre zarfında yapılan icraatların sonuçlarını görmek adına seçim sonuçları veya kamuoyu yoklamaları gibi veriler de üzerinde durulması gereken detaylar arasındaydı.
Sonuç olarak, Trump’ın ilk 100 gününde attığı adımlar ve yaptığı reformlar, gelecek dönem için bir ön gösterim niteliğindeydi. Çeşitli sosyal ve ekonomik alanlarda yaptığı düzenlemelerle hem ulusal hem de uluslararası alanda adından söz ettiren Trump’ın liderlik tarzı, her ne kadar tartışmalı olsa da, kendine has bir politika oluşturdu. Gelecekte atacağı adımların izlenmesi ve ele alınması ise günümüz politikasında oldukça önemli bir yer tutacaktır.