Türkiye’de gelir eşitsizliği son yıllarda giderek derinleşiyor. TÜİK ve bağımsız araştırma kuruluşlarının yayımladığı verilere göre, toplumun en zengin kesimi ile en yoksul kesimi arasındaki gelir farkı hızla artıyor. Bu durum, toplumsal adaleti ve ekonomik istikrarı tehdit eden önemli bir sorun olarak öne çıkıyor.
2024 yılı verilerine göre, Türkiye’de en yüksek gelir grubundaki %10’luk kesim, toplam gelirin yaklaşık %55’ini elinde bulunduruyor. Buna karşın, en alt %10’luk gelir grubunun payı %2’nin altında. Özellikle düşük gelirli ailelerin artan hayat pahalılığı karşısında temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı belirtiliyor.
Uzmanlar, gelir eşitsizliğinin temel nedenleri arasında enflasyon, işsizlik oranlarının yüksekliği, eğitimde fırsat eşitsizliği ve vergi sistemindeki adaletsizliklere dikkat çekiyor. Özellikle düşük gelirli bireylerin kazançlarının büyük bir kısmını gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlara harcaması, yoksulluk döngüsünü derinleştiriyor.
Ekonomistlere göre, gelir eşitsizliğini azaltmak için kapsamlı reformlara ihtiyaç var. Asgari ücretin alım gücünü artıracak düzenlemeler, sosyal yardım programlarının genişletilmesi ve eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak projelerin hayata geçirilmesi öneriliyor. Ayrıca, vergilendirme sisteminde zengin kesimin daha fazla katkıda bulunacağı bir modelin uygulanması gerektiği ifade ediliyor.
Gelir eşitsizliğinin toplumsal sonuçları da oldukça ciddi. Uzmanlar, bu durumun sosyal huzursuzlukları artırabileceği ve uzun vadede ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Toplumun tüm kesimlerini kapsayacak adaletli politikaların uygulanması, gelir dağılımındaki uçurumu azaltmada kritik bir öneme sahip.
Türkiye’de gelir eşitsizliğinin derinleşmesi, hükümetin bu alanda atacağı adımları daha da önemli hale getiriyor. Çözüm önerilerinin hayata geçirilip geçirilmeyeceği, önümüzdeki dönemde yakından takip edilecek.